Bir Çift Gözden Ibaret Değiliz


Ilk blog yazımdan merhaba. 
Bu selâmlamanın ardı tanışmaya çıkacak olursa önce yazımdan başlayayım. 

Kendisini sevdiren yazılar vardır meselâ,  onlar okuyucularıyla sosyalleşirken kimi yazılar çekingen sıkılgan olur, yapayalnız kalır. Kimileri sivri dilli kaprislidir. Kimileri başka türlü. Diyeceğim o ki,

Her insanın bir karakteri olduğu gibi yazıların da karakterleri var. Ve bir kaderleri. 
Bir menzili, maksudu, bir yolu var. Yoldaşları var. Anlayanları var. Yargılayanları. Ve hiç tanışmadıkları var. 

Yaşları var yazıların. 
Yeryüzündeki varlıkları insanlık tarihi kadar yaşlı. 

Ve yine farklı olgunluktalardır onlar. 
Kimisi sürünür, emekler. Kimilerini koşar görürsünüz. Öyleleri de vardır ki uçar, yakalayamazsınız. 

Bir sanat icrâ ederler. 
Toplum eğiticisi olurlar bazen. 
Bazen bir ayyaşın sarhoş düşünceleri. 
Bir platoniğin itirafları..
Dağınık birinin döküntüsü,
Toparlayıcısı..
Içine kapanık birinin soyunup dökündüğü aynası olur bazısı. 

Hesap sorarlar, hesap verirler yazılar. 
Kiminin urganı olur boğdurur boğazını. 
Kiminin mahpus duvarlarından kurtaran savunması. 

Kimi içini döker. 
Kimi dışına taşar. 
Bazıları barıştırır. 
Bazıları ayrıştırır. 

Duygulu yaratımlardır onlar. 
Hayat gibi değildir,
Hayatın kendisidir. 
Cenazesinin yasını tutar. 
Hastasının başını bekler. 
Bir sevgiliyi özler. 
Birini unutur. 
Başını okşar bir yetimin.
Bir ömrü yarılar. 

Allah'ın aracısıdır onlar.
Oku, der bir yazıdan ibaret olan kainatı. 
Sonsuzdur bazıları, kutsaldır. 
Bozulmamıştır, bozulmayacaktır bir tanesi. 
Bozmuşlardır nicelerini. 
Âdem'e öğretilen kelimelerin neslidir yazılar. 
Alnımızın ortasındaki kaderdir. 
Öz'ün önsözüdür elimize aldığımız..

Soluk alıp vermezler ama
Nefesleri hep ensemizdedir onların. 
Mezarlarımıza bile götüreceğimiz tek şeydir; amel defterimiz,
Yazdığımız yaşam yazımız. 

Öyle ki bu yazmak,
Bir varoluşla beraber vardır. 
Aramızda yaşarlar. 
Biz ayrılırız, 
Onlar mütemadiyen doğarlar. 

Bu blog için elime kalemi aldığımda aklımla istişare etmemiştim ne yazacağımı. 
Ben kalemi alayım, o parmaklarımın arasından koşsun istedim nereye gitmek isterse. 
Kendisine koştu. 
Ben adım adım izledim. 
Kendisini yazdı. 
Ben okudum. 
Bu, yazının iradesi mi benim mi şimdi? 
Onu tutan benim ellerim mi? Ellerimi tutan onun kendisi mi? 

Çok da bir mânâ yüklemeyelim mi?
Yükleyelim yükleyelim. 
Insandan ayrı değildir insandan çıkan. 
Kendisini tanımadığını kendisini tanıdıkça anlayan insanlarız en nihayetinde. 
Zihnimizin bir yerlerinde hep bir şeyler oluyor. Kalp denen merkezde gözümüzden kaçırdığımız şeyler birikiyor. Beden, bu görünmeyenin tesirinde çalışıyor. 
Göz, gördüğünü kalbe indiriyor. Kalp bir his üretiyor. Bir yere evriliyor. Orada ne birikiyorsa, göz baktığında onu görüyor. 
Anlaşılıyor mu bilmiyorum ama kısaca söylemek istediğim, bir çift gözden ibaret olmadığımızdır. Baktığı her yerde gönlünü görüyor insan. Buna ne deniyor bilmiyorum ama ben yansıma diyorum. Bu yüzden kişi, ancak gördüğüdür. Kendisinin aynası, yansımasıdır. Kusur görüyorsa kusurludur. Sevgi görüyorsa sevgilidir. 

Âlem çoktur ve insan o çokluğa açılan kapıdan çoktan girmiştir. Seyir halindedir.

Lafın kısası makbuldür ben o kabule varamadım ama bu seyir yolculuğunda, gönlümden gözüme ilişenleri düşünmeyi seviyorum. Bunları arada sırada yazıyorum. Çok uzun zamandır yazamıyorum. Daha da uzun zaman yazamamaktan korkup kaçarak buralara geldim. Bir çift gözlerinize bir çift daha ekleyesiniz olursa buralardayım.

Büşra Çatalbaş Yaman

Yorumlar

Popüler Yayınlar